Kar yağdı yine bir gün.
Annem söylendi durdu. Nefret ederdi kardan. Aslında kardan değil de kayıp
düşmekten tedirgindi. Gün boyunca dışarı da çıkmadı ki kardeşim ve ben bunun
böyle olacağını çok iyi biliyorduk. Bense karda yürüdüm. Okula giderken,
markete uğrarken, fotoğraf çekerken; atkım, berem, eldivenim hep muntazam hep
yerinde. Montumun içinde kocaman bir
hırka ve kazak. Eve doğru yaklaşınca pencereye baktım annemi gördüm. Gülümsedi,
gülümsedim. Elleri küçücüktü.
Yıllar sonra yine yağdı
kar. Bu kez söylenen biri yoktu. Kar görmekten kurtulmuştu annem. İstediği kadar
dışarı çıktı ama ben göremedim. Kardeşim de... bense karda yürüdüm. İşe giderken,
markete uğrarken, düşüncelerle boğuşurken; atkım, berem, eldivenim hep muntazam
hep yerinde. Montumun içinde kocaman bir hırka ve kazak. Eve doğru yaklaşınca
anahtarımı çıkardım çantamdan, buz gibiydi. Pencerede bir karartı gördüğümü sandım, yanıldım. Herşey anlamsızdı.