Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

12 Haziran 2012 Salı

"Ege'nin İncisi" Büyük köy İzmir
ve tüm groteskliği
Sabahları sokakları sıcaktan ve ihmalden çöp kokan, Pazar sabahları kusmuk kokusundan yürüyemediğiniz, o herkesin övdüğü kordonunda bira ve kahve içmek dışında hiçbir şey yapamayacağınız, her köşesinde ya falcı çingene ya da otçu hergele görebileceğiniz, kadın haklarını mini etek giymekten ibaret sanan, kordon boyundaki yüksek ve yeni restore edilmiş binalarının ardında uzayıp giden bir gecekondu ve genelev yığınına sahip olan, gençleri sadece alkol almak ve gece kulüplerinde kopmayı düşünen, bir sonraki semtine en az 50 dakikada o da şanslıysanız varabileceğiniz, Ege'de yer almasına rağmen küçük bir alanda bile yeşillik görmek için büyüteçle gezilen, 10 yıldır içinde sıçanların gezdiği kendi kaderine terk edilmiş binaya sadece bir kaç tablo ve ekran döşeyerek Avrupa'nın en özel sergilerinden, birini konuk ettiğini öne süren; "demokratiklaikmedenimoderncumhuriyetçi" bir şehrimizdir İzmir. Grotesk bir romanın geçtiği bir sahil kasabasıdır.

3 yorum:

  1. çok acımasız ve sert geldi bu yorum bana.. türkiyede görmediğim çok az şehir var. amerikanın doğu yakasındada pek çok şehir gördüm.gördüğüm şehirler arasında en güzel birkaç şehirden birisi izmir. geçen ay 1 haftalığına ordaydım. harikaydı. yoksullar gecekondular çirkinlik değil bence..üzücü olsada gerçekliğimiz.

    YanıtlaSil
  2. Ben de bu yazıyı yazarken pek objektif olduğunu söyleyemem aslında. Örneğin, Paris'te de şehrin bazı bölgeleri ve yer altı idrar kokar, bir çok eşitsizlik de vardır aynı bizim şehirlerimiz de olduğu gibi. Ama oraya karşı bu kadar acımasız bir yazı yazamazdım çünkü çok güzel günler geçirdim ve ben de oraya kısa süreliğine gitmiştim. İzmirse, çok parlak günler geçirmediğim ve bu gerçekliklerin tokat gibi yüzüme vurduğu yerdir; ama bir o kadar da geliştiğim yerdir. Önceden yaz tatillerimi burada geçirirkense, benim için de harika bir yerdi İzmir:)

    YanıtlaSil
  3. İstanbul'da doğmuş büyümüş biri olarak açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, içerisinde yaşamaya başladıkça İzmir'in dünyanın en büyük balonu olduğunu anladım. Dediğin gibi, kadın haklarını ve özgürlüğü sadece daha cömert giyinmek sanan bir kaç kişinin oluşturduğu bir balon... Sanat ve kültür namına ne Ankara ne de İstanbul ile boy ölçüşebilecek bir altyapısı var. Aslına bakarsan, bunu değiştirme gibi bir gayeleri de yok çünkü hayatın anlamı "kordon'da içmek". Sudan çok alkol tüketen biri olarak söyleyebilirim ki, alkol almak kimseyi daha elit bir sınıfın üyesi yapmıyor. Sadece sahip oldukları üniversitelerin kalitelerine bakarak ne kadar geride kaldıklarını görmek çok da zor değil. Ayrıca, İzmir'in merkezi çeşitlilikten yoksun, tekdüze mekanlarla doluşmuş, geçmişin entellektüel birikiminden artık yoksun kalmıştır.
    Bunun yanında gecekondulaşmaya (buna sırf kemeraltı değil, güzelbahçe de dahil. iskanı olmayan modern site-gecekondular) kucak açan egemen siyasi düzenin, muhalifi oldukları iktidardaki siyasi düzenden ne farkları var merak ediyorum. İzmir için yapılması gereken çok şey var ve bunların hiçbiri sadece caka satarak gerçekleşmeyecek. Topluluklar kendi gelişimlerini kendileri planladığı ve gerçekleştirdiği sürece başarılı ve kalıcı olurlar. Yegane arzum, bu mentalitenin egemen olması ve İzmirlilerin artık aynada gerçek İzmir'i görmesidir.

    YanıtlaSil