Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

25 Mayıs 2012 Cuma

Mutluluktan Uyuyamamak
Çok diyar gezdim sayılmaz, ama bir çok hissi bana yaşatan ayrı ayrı şehirler gördüm. Romantizmi ve tarihin gizemini yaşadığım soğuk siluetli bir şehir de beni kendine çekmişti, bir çok insanın önyargılarla hakkında atıp tuttuğu ne kadar yabancı görünürse o kadar samimi olan da. İlk sırada saydığım romantizmi, tarihin gizemini ve güzel yemekleri bu sefer sıcak siluetli bir şehirde de yaşadığım oldu; veya tarihle çok fazla alakası olmayan büyük zengin yatlarından kayıkçılara kadar iyot kokan ve farklı diller konuşan şehirde de. Yasakların olmadığı soğuk bir kent de. Herkesin sevdiği ama içinde benim nefes alamadığım büyük şehir görünümlü kocaman bir kasaba da. İşte bunların hepsinde ben başlıkta bahsettiğim "mutluluktan uyuyamamak" durumunu en az bir kere yaşadım.
Bugünlerde bahsettiğim durumu yine deneyimliyorum. Dün gece ancak 5 saat uyumuşumdur o da sürekli aralarda uyanarak. Bu gece de uykusuzum, çünkü içim içime sığmıyor, pofpof bulutların üstünde pofpof kabarmış kurabiyeleri yiyor gibiyim (bakınız midesinedüşküngünlükyazarı). Neden girişte o kadar yerde bulunduğumdan bahsettim? Çok gezen mi bilir çok okuyan mı, diye bir soru vardır ve doğru cevabı "çok gezen"dir bilindiği üzere. Fakat ben buna katılmıyorum. Bir insana çok şeyi öğretip ve öğrendikleriyle mutlu olma mutluluktan uyuyamama lüksünü veren şey, sevdiceği için yaptığı fedakarlıklar ve bu fedakarlıklar sonucu kendini gelişmiş, düşünce ve kafa yapısı olarak eskisinden binlerce adım daha ileride bulmuş olmasıdır. 
Çok konuşmuş gibi hissediyorum bu gece.
Zevzek kurabiye. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder