Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

15 Mayıs 2012 Salı

Çömleği Kırmak Nedir? Çömlek Nasıl Kırılır?
Kısım 1: Kendini Değersiz Hissetmek
Çömlek derken yazar vücudun hangi bölgesini hastettiğini blogun başlığında bildiriyor sevgili günlük. Her neyse, bu madde bir çok etmen tarafından ortaya çıkıyor, ama fark etmesi sadece bir saniyeyi alıyor. Durumun en acı yanı da bu zaten. blogun başlığındaki hali en net deneyimlediğimiz, yani çömleği kırdığımız an kendisi. 
Sen Teresa değilsin, sadece bir işçisin!
Her gün yaşadığımı söyleyebilirim bu kendimi değersiz hissetme halini. Özellikle ders anlatırken...Tam kendimi kaptırmış, bir yandan yeni bir dil öğrenmenin yalnızca dilbilgisi olmadığını vurgulayıp, diğer yandan ufak mitoloji hikayelerini öğrettiğim dilde anlatırken; bir çok öğrencinin de bundan keyif aldığını görüp içten içe coşuyorum! Bu mesleği yapmaktan aslında ne kadar çok keyif aldığımı falan hissediyorum bir anda! Tam da o sırada, durumu sınıftan bir tık geri olan İzmirli sarışın prototipine uygun bir kız öğrencinin "Hocağğm yoğğklamayı imzağğğlamadığğk gağğlibağğ!" şeklinde avaz avaz yükselen fokbalığı tonlaması tadındaki cümle ufak bir kıç üstüne düşme etkisi yaratıyor arkaplanda. Ardından iç ses fısıldıyor: "Bir dil öğretiyorsun diye kendini öğrencilerin ufkunu açmaya yardım eden bir sahne sanatçısı mı sandın ey kurabiye? Sen anca sana verilen kitabı bitirmeye, kağıt işlerini de eksiksiz ve zamanında halledip, sırf öğretmenim diye dil öğretmeyi ideali benimsememesi gereken (!) paralı bir kölesin!" İşte o an, sadece ufak ve acı bir gülümsemeyle öğrencilere yoklama kağıdını verip, dilbilgisi kurallarını tahtaya (+) ve (-) gibi işaretler kullanmak suretiyle sıralıyorum. Öğrencileri bir rahatlama alıyor elbette bir nebze.
"Mecbursun!", by the dearest içses 
Mecburum, özgün olduğumda bundan memnun olanlar olduğu kadar, hevesikursaktabırakmayameyillifazlavurdumduymazüniversiteöğrencisi mahlaslı karakterlerimiz de mevcut. Elbette bu son karakter kategorisine eşlik eden başka kategoriler de var (sennekadaryorulupçabalarsançabalabengörmekistediğimigörürüm gibi mesela).
Şiddetin ne hoş, göremedik şefkatini. 
Kıssadan hisse, kendini değersiz hissetmenin bu kadar günlük ve sıradan olaylar tarafından tetiklendiği gerçeği gözler önünde. Ha bu durumun elbet daha bariz ve önemli sebepleri var ama onlardan bahsedip moral bozmak istemiyorum günlüğün ilk yazısından.
Kurabiye bildiğin çatır çatır çatlıyor! Ama lezzetinden değil, şiddetinden (!). 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder